* Bu yazı ilk olarak 4 Ağustos 2018 tarihinde kıyı müzik‘te yayınlanmıştır.
Bir başka Karşılaştığım Müzikler yazısıyla, daha net olmak gerekirse bu serinin burada yayınlanan onuncu bölümüyle karşınızdayım. Bu seriye bundan sonra (tıpkı bundan önce de olduğu gibi) kendi bloğumda devam etme kararı aldım, bu sebeple buradaki onuncu yazım aynı zamanda şimdilik Kıyı Müzik’teki son yazım olacak. Burada yazmama vesile olan Evrim’e, Kıyı Müzik aracılığıyla yazılarıma ulaşan, beni okuyan ve belki de yeni şarkılar keşfeden herkese teşekkür ederim, tanıştığımıza memnun oldum. Burada veya başka yerlerde eminim yine müzikle karşılaşırız.
Yaz sezonu olmasına rağmen ve bir önceki yazımdan bu yana arayı çok da açmamış olmama rağmen yine dolu bir içerikle karşı karşıyayız. Ne güzel ki müzik camiamız yazı tatille değil de üreterek geçiriyor ya da hem üretip hem aynı anda tatilini yapıyor bazı videolarda da göreceğimiz gibi. Lafı daha fazla uzatmadan bölümlere geçiyorum.
Bölüm 1: Karşılaştığım tekliler (tabii videolu veya görselli olanlar)
Emre Akbay, hazırlamaya devam ettiği Nefes adlı albümünden ikinci bir tekli daha yayınladı Mevsim adında. Kendisinden duymaya alıştığımız güzellikte bir şarkı daha dinlemiş olduk böylece. Şarkıda sanki seksenlerin doksanların aşırı sert bir metal parçasının akustik yorumlanmışı havası var. Belki de ben biraz sert müzikler dinlemeyi özledim, kim bilir.
Ece Barak, İlk Aşk adlı şarkısının tatlı bir akustik versiyonunu da tekli olarak yayınlamış geçtiğimiz günlerde. Kendisine videoda da göreceğiniz Mert Özçiftçi ve Arda Görgün ikilisi eşlik ediyor. Tatlı samimi bir versiyon ve aynı samimilikte bir video çıkmış ortaya, buyurun dinleyelim.
Uzun süren sessizliğini geçtiğimiz yazıların birinde de belirttiğim üzere bozan Görkem Han bu kez de Lost Fields adlı yeni bir tekli ve onun videosuyla karşıma çıktı. Görüntülerle de birleşince tam bir geçmiş yazlara veya günümüzde yaşanmış ama az geride kalmış (#tbt) yazlara bir özlem parçası olmuş.
Sevgili Tayfun’un paylaşımıyla karşılaştım sanıyorum Özge Ünkap ile. Gerçekten de Tayfun’un yorumu gibi “tertemiz” bir şarkı, kayıt, video. YouTube’da videonun altında kaydın hikâyesi de var, bence okuyun. İyi ki denk geldik, bundan sonra daha çok denk gelmek dileğiyle.
In Hoodies’in Coo Coo’sunun Tim TrickStar remiksi ile karşı karşıyayız, üstelik bir de işin içinde Volkan Aydemir’in ürettiği bir time lapse video var, hem dinlemelik, hem izlemelik.
Bambaşka bir Kalben şarkısıyla karşı karşıyayız, daha doğrusu alışık olmadığımız tarzda düzenlenmiş bir Kalben şarkısı diyelim. Egemen Özkasnaklı’nın düzenlemesi bambaşka bir hava katmış şarkıya, bir de bunun üzerine yönetmenliğini de Kalben’in yaptığı klip eklenince apayrı bir iş ortaya çıkmış. İki noktaya değinmek istiyorum, birincisi umarım Kalben böyle dinleyenlerinin alıştığı işlerin dışına çıkıp farklı farklı şeyler yapmaya da devam eder (misal bu şarkıyı dinlerken aklımda neden bir Ah! Kosmos düeti de olmasın dedim) ikincisi de yetenekli, vizyonlu ve hikâye anlatabilen genç yönetmenleri hariç tutuyorum ama dilerim ana akım klip piyasasındaki üçlü koltuğa oturtmalı, gün batımı terasa çıkartmalı, trip atar küskünlüklü bayağı klipleri çuvalla paralara çeken yönetmenler şöyle güzel klipleri izler de “biz nerede hata yapıyoruz” diye kendilerine sorarlar. (Sormadılar.)
YouTube’a gidip videonun altındaki açıklamayı okuyun lütfen, öyle güzel anlatmış ki kraliçe durumu ve hislerini. Elindeki demoları böyle tek tek YouTube üzerinden yayınlamaya karar vermiş, iyi ki de yapmış, ondan gelen her şey kabulümüz, referandum tercihleri hariç, hahah. Begonvil de çok güzel şarkıdır, onun sesinden dinlemek her zamanki gibi apayrı.
Bölüm 2: Sadece YouTube’a saklanmış güzellikler
Dinlerken acaba Kelebekler Vadisi mi yoksa Kabak Koyu mu bahsi geçen vadi diye düşünmeme sebep olan pek güzel bir Kitapçı performansı ile karşı karşıyayız. Gülin, Bazen Hep Birlikte adlı güzel şarkısını tek başına olmasına rağmen gayet dolu dolu çalıp söylüyor.
Güzel müzikler paylaşınca yerini buluyor, ne şans ki sevgili Emre benimle bu kaydı paylaştı da ben de MilkyWave adlı bu canavar ekibe denk geldim. Yukarıdaki videoda arka arkaya iki şarkılarını çalıyorlar ilki Fool, ikincisi Hear Me Out ve bunlar canlı performanslar. Eskişehir zaten Anadolu’nun en güzel kentlerinden, bir de böyle müzikler çıkartınca şehre olan sevgim saygım daha da artıyor.
La Casa De Papel’in hepimizin hafızalarında yer etmiş ve Cecilia Krull tarafından söylenen güzel şarkısı My Life is Going On’u bu kez Batu Akdeniz’in sesi ve yorumuyla dinliyoruz. Kendisi videonun altında belirtmiş, albüm sonbaharda bol konserli bir turne ile geliyor diye, beklemeye devam ediyoruz.
Bir süredir Deniz Özçelik’in videolarından bir şey paylaşmamışım, ancak geçenlerde Cut The Ties adlı bu canavar besteye denk geldim ve hemen notumu aldım. Engin Özşahin’in de piyano icrâsını üstlendiği bu güzel şarkıyı izleyip de bravo dememek en azından benim için çok zor.
Barlas Tan Özemek’ten Karavan Sessions’ta arslanlar gibi bir Aslan Dostum performansı var şu an karşınızda. Kendisinin ne kadar da iyi bir gitarist olduğunu tekrar hatırladım bu performans videosu sayesinde.
Lokal adında güzel konseptli bir program başlamış YouTube’da, keşfedilesi yerleri ve keşfedilesi müzisyenleri aynı anda işleyecekler sanırım, beni daha çok ilgilendiren kısım tabii buradan çıkacak güzel müzik videoları. Projenin arkasında bir kısmını Sofar İstanbul’dan bir kısmını da diğer iyi işlerinden tanıdığım, takip ettiğim sıkı bir kadro var. Şimdilik Can Ozan’ın üç tane şahane videosunu yayınladılar, ben bunlardan Damla Eker ile birlikte seslendirilmiş Öyle Kolay Aşık Olmam’ı seçtim size. Ancak tavsiyem, bunun ardından diğer iki kaydı da dinlemeniz yönünde.
Sanıyorum Instagram’da karşıma çıktı bu video, Damla Deli ve Can Güneş adlı çılgın gitarist, İbrahim Tatlıses’in ölümsüz eserlerinden biri olan Yalnızım Dostlarım’ı yorumlamışlar, bir tarlanın ortasına oturmuşlar pek de güzel çalıp söylemişler. Tanışmış olduk vesileyle, artık takip etmek lazım.
Ceren Gündoğdu YouTube kanalında sık sık yaptığı gibi yine dupduru bir yorum ile karşımıza çıkmış, bu kez Sezen Aksu’dan dinlediğimiz Eskidendi, Çok Eskiden’i söylüyor. Sözleri Murathan Mungan’a müziği Atilla Özdemiroğlu’na ait olan bu güzide şarkının yorumunda gitarı da Erkan Kenç çalmış.
Peyk’in yeni albümünde de olup dinleyeni yakalayıp bırakmayan şarkı Denizdeyim’in samimi bir canlı performans videosu var bu kez karşımızda. Plage Sessions başlıklı bu videoda ıslık, taş ve sesiyle İrfan Alış’ı, gitarıyla Veys Çolak’ı ve bavuluyla Ertan Çalışkan’ı görüyoruz. Gerçekten de neredeyse denizdeler.
Sevgili Nağme müthiş bestelerinden biri olan Medcezir’i her zaman olduğu gibi piyanoda kardeşi Baturay Yarkın’ın ve her zaman olmadığı gibi diğer enstrümanlarda dünyanın farklı diyarlarından farklı müzisyenlerin eşliğiyle çalıyor bu kez. İyi ki kaydetmişler, böyle orijinal bir icrâyı belgelemişler, ayrıca liuqin ne değişik bir enstrümanmış. Müzisyenlerin isimleri videonun sonunda ve altında yer alıyor. Müziğin tüm dillerden üstün tek dil olduğuna kanıt niteliğinde bir kayıt.
Yazımın ikinci Kitapçı videosunda ise Selin Sümbültepe yumuşacık sesiyle, Eylül Biçer ve Bike Öner’in de katkılarıyla, sevgili Mazhar Alanson’un şahane şarkılarından birini, Yapma’yı yorumluyor. Şarkı da, yorumlanış şekli de, kayıt da çok güzel.
Bölüm 3: Yeni çıkan canavar gibi albümler (tabii yine videolu veya görselli olanlar)
Albüm: Mavi Toz Ormanda (2018) – Epic Istanbul
Böyle çok sık karşılaşmadığım türden işlere denk gelmek ayrıca hoşuma gidiyor. Glasxs’in yeni albümü de tam olarak bu çok sık karşılaşmadıklarım kategorisinde. Kendisi yine yakın zamanda Söz Dizisi’nde de kullanılan Yemen Türküsü yorumuyla karşımıza çıkmıştı. Dikkatle dinliyor, heyecanla takip etmeye devam ediyoruz.
Albüm: Degeneration of Rüya ve Gerçek (2018) – GTR Müzik
Berkay Özideş görmeye pek de alışık olmadığımız heybetli bir iş yapıyor ve sandığını açıp, ters çevirip silkeleyip, müzik dinleyicilerinin önüne döküyor. En azından ilk bakışta benim anladığım bu. Üç dolu dolu albümden oluşan bir üçleme yayınlamak kolay iş değil, hep güzel işler yayınlayan GTR Müzik’e de bir el sallayayım bu vesileyle. Yukarıda giriş parçası Stone & Dust’ı paylaştığım Degeneration of Rüya ve Gerçek bu üçlemenin ilki. İkinci albümün ismi 1999 2017, üçüncü ise On Your Mars. Özetle bir anda uzun uzun dinleyecek bir defineye ulaştık diyebilirim.
Bölüm 4: Geçtiğimiz yılların (ve bu senenin) albümlerinden yeni kliplenenler
Albüm: Gölgelerine (2017)
Umarım her şarkısı ayrı ayrı kliplenir dediğim albümlerden biri Gölgelerine, geçen senenin en havalı işlerden. Tuğçe Şenoğul bu kez Kaçıyorum Bak’ı kliplendirmiş, bununla da yetinmeyip klipteki adamı deşip gitmiş. Güzel şarkı, şarkının atmosferine ve hissiyatına uygun bu video da Özgü Özbudak ve Burcu Baki’nin ellerinden çıkmış.
Bölüm 5: Henüz bir videosu (veya görseli) olmayan işler
* Özgün Semerci – A Nightmare on Clawhammer Banjo (2018) – Lu Records
Etkileyici bir albümle karşı karşıyayız, sıra dışı bir müzik, sıkı bir ekip, karanlık bir atmosfer ve bir banjo!
Her yazının sonunda tekrar eden cümlelerimle sizlere buradan son kez veda ediyorum, şen ve esen kalın!
Bu müzikleri dinlemeniz, seveceğini düşündüğünüz kimselere önermeniz ve güzel müziklerin yayılmasına katkı sağlamanız dileklerimle…
Serinin bir önceki yazısına tam buradan ulaşabilirsiniz. Ayrıca Spotify veya YouTube’dan müzik dinlemeyi seviyorsanız o mecralarda oluşturduğum #KarşılaştığımMüzikler listelerini takip edebilirsiniz.
Karşılaştığım Müzikler #31 | Karşılaştığım Müzikler
20:10h, 17 Haziran[…] müziklerin yayılmasına katkı sağlamanız dileklerimle… Serinin bir önceki yazısına tam buradan ulaşabilirsiniz. Ayrıca Spotify veya YouTube’dan müzik dinlemeyi seviyorsanız o mecralarda […]