Sevgili Levent Sevi‘nin cesur müzik programı ve ben yalnız, 41. bölümünde bu kez Emir Aksoy‘u ağırlamış. Kendimden üçüncü tekil şahıs olarak bahsetmem her ne kadar hayli havalı tınlasa da, müsaade ederseniz yazıma bu şekilde devam etmeyeceğim. 🙂
ve ben yalnız’ın bugüne kadarki tüm bölümlerini sanıyorum Karşı Müzik’in sosyal medya hesaplarından paylaştım, bunun haricinde de önceden Karşı Müzik’te bu güzide programa dair bazı yazılar yazmıştım, hatırlamak isteyenleri şu bağlantılara alabilirim:
Bu programı çok sevmemin ve program için “cesur” kelimesini kullanmamın sebebi ve ben yalnız’ın piyasadaki diğer tüm müzik performans programlarının (ki onların da çoğunu Levent Sevi yapmıştır veya yapıyordur) aksine enstrümansız oluşu, yani tamamen solistin yorumladığı eseri seslendirişinin üzerine kurulu olması. Haliyle çıplak sesle söylenen bir şarkı hem söyleyen hem dinleyen için farklı bir deneyim. Programın ilk bölümlerinde belki bu alışık olmadığımız deneyim bize dinleyici olarak biraz sıra dışı gelse de zamanla bunun ne kadar duru ve kıymetli bir müzik dinleme şansı olduğunu tüm müzikseverler olarak gördük. Programın 41 bölümde geldiği nokta bu deneyimin çoğu müzikseverce de beğenildiğini gayet güzel açıklıyor aslında.
Gelelim seçtiğim şarkının hikayesine. Levent benim ve ben yalnız’da Kalamış‘ı seslendirmemi istiyordu ki kendisinin bu Kalamış hayranlığı da yine onun projelerinden olan Evden Uzakta‘nın Emir Yargın bölümünde benim bu eserin gazelinden bir kuple okumamla oluşmuştu yıllar yıllar önce. Sonrasında bir gün Levent bizim Feneryolu‘ndaki eve geldi. Balkonda annem, ben ve Levent otururken içerideki radyoda bir anda Kalamış çalmaya başladı ve annem de ben de Levent’e şarkının tamamını dinletmek için sesi açmak üzere hiçbir şey demeden bir anda koşarak masayı ve balkonu terk ettik, sevgili Levent’i hiç istemeden “sanıyorum deprem oluyor en iyisi aşağı atlayayım” gibi düşüncelerle baş başa bırakarak… Ben de Kalamış’ı söylemeyi her ne kadar çok sevsem de etrafımda bu alana hakim bunca müzisyen varken Türk Müziği’nin bu hayli iddialı eserini seslendirmeyi biraz fazla kendine güvenli buldum.
Bir diğer yandan yine Münir Nurettin‘in sesinden dinlediğim, çok sevdiğim, geçmişte ve bugün bazen Türk Müziği konserlerinde bazen de kendi konserlerimde seslendirdiğim Kanatları Gümüş geldi aklıma. Sözü Nazım Hikmet‘e, müziği Mesut Cemil‘e ait olan ve Münir Nurettin tarafından seslendirilen bu eser anlatılan o ki vaktiyle aynı kadroya ait Martılar Ah Eder adlı bir başka eserle birlikte senaryosu da Nazım Hikmet’e ait bir film için hazırlanmış. Sonradan film daha gösterime girmeden yasaklanınca, bu şarkılar da tarihin tozlu sayfalarına gömülüp kalmış, ta ki 2000’li yıllarda birileri bu iki mücevheri arşivlerden çekip çıkarana dek. Kanatları Gümüş’ü Levo’ya gönderdiğimde ve şarkının hikayesini anlattığımda sanıyorum Levo da etkilendi ama bence en çok çekim günü şarkıyı benden dinlemek hoşuna gitti. Yine Kalamış’ı da söyletti tabii, o ayrı, ama Kanatları Gümüş hem benim, hem sesleri alan sevgili Can Güngör‘ün, hem de bize eşlik eden sevgili Özlem Akgüneş‘in içimize daha çok sindi. Böylece ortaya bu izlediğiniz bölüm çıktı.
Levent, Türk müzik tarihinde özellikle alternatif müzik tarihimizde önemli işlere imza atmış bir yönetmen ve yapımcı. Long Way From Home, Evden Uzakta, birlikte yaptığımız Pürtelaş 3+1, Kitapçı, ve ben yalnız gibi işlere baktığımızda özellikle 2010-2020 yılları arasında Levent’in programlarının alternatif sahnemizin arşivini oluşturmakta ne denli önemli bir yere sahip olduğunu görürsünüz. O sebele sizlere aşağıdaki bağlantılara tıklayarak Levent’in YouTube ve Instagram sayfalarını da takip etmenizi öneririm.
Kanatları Gümüş benim içime sindi, bakalım sizler bu güzel şarkıyı benden dinleyince ne düşüneceksiniz? Ayrıca aşağıdaki izleme listesinden Pürtelaş 3+1’in bugüne dek yayınlanan 41 bölümünün tamamına ulaşabilirsiniz.
11/11/2020
Emir Aksoy
Henüz yorum yapılmamış
Hiç yorum yok