Evet yine bir iki hafta müzik yazısı yazmadık, yazacak şeyler, karşılaşılan müzikler birikivermiş hemen. Neyse ki not almaya gayret ediyorum, arada kaçanlar olsa da. Buyurun bakalım bu geçtiğimiz günlerde karşımıza kimler ve neler çıkmış.
Kendi blogumda kendime torpil geçersem herhalde çok da ayıplamazsınız beni. Üstelik tüm yazdıklarım içinde en taze karşılaştığım müzikli iş bu. Çünkü bu yepyeni şarkımı henüz iki gün önce paylaştım. Şarkıyla ilgili detaylar ve müziğimle ilgili tüm bağlantılar şurada derli toplu mevcut: Balıklar.
Sezen Aksu yine tüm diğer albümleri gibi etkileyici bir işle karşımızda! Ben çevire çevire defalarca dinledim albümü. Hem hareketli hem duygusal pek çok klasik Sezen Aksu şarkısı var albümde ki hepsi tutar, hepsi de bu leş pop piyasasının içinde özlediğimiz kaliteli pop açığını kapar. Ama bana bunlardan çok daha heyecan veren mevzu Sezen Aksu’nun hâlâ yeni ve farklı şeyler denemeye devam etmesi bu albümünde. Sanatçı dediğin de böyle oluyor herhalde. Paylaştığım şarkı da albümdeki bu sıra dışı işlerin belki de en vurucusu: Günaydın Memur Bey. Sözleri ve müziği evvelden Sakin‘den sonra kendi bireysel işlerinden tanıdığımız Onur Özdemir‘e ait, düzenleme ise Ozan Bayraşa‘nın elinden çıkmış. Neyse özetle bu albümü çevire çevire dinleyin, Sezen Aksu’nun hâlâ bize anlatacağı nice şey olduğunun bir kanıtı bu albüm. Albüm hem YouTube‘da hem de Spotify‘da var, YouTube’da hareketli şarkılar, slow şarkılar listesi bile yapmışlar albüme!
Sert bir viraj dönüp Klasik Türk Müziği‘ne geçiyoruz. Bu çağın en beğendiğim seslerinden biri olan Gizem, Mustafa Nâfiz Irmak‘ın şahane Şevkefzâ Şarkısını yorumlamış. Şarkı ve şarkıyı icrâ eden sazendelere ait bilgilere videonun altından ulaşabilirsiniz. Böyle şahane sese ve yeteneğe sahip insanların çok daha fazla konseri, çok daha fazla arşivlik kaydı olması gerektiğine inanıyorum. Bugün klasik bir üslup kolay bulunmuyor malum. Keşke kendini muhafazakâr olarak tanımlayan insanlar hayal ettikleri geçmişi değil de geçmişin gerçek değerlerini muhafaza edebilecek algıda olsalar. Neyse konuşturmayın beni şimdi.
“Gittim padişahtan ferman getirdim, herkes sevdiğine kavuşsun diye.” diyor Melike, Can ile beraber çalıp söylüyorlar, usul usul güzel güzel. Şarkı da güzel ekip de güzel, yine videonun altında detaylı bilgi bulacaksınız. Tüm bu karmaşanın içinde bir köşede, bir balkonda böyle şeylerin süregeldiğini bilmek insana umut veriyor sahiden. Melik Şah’tan bir albümün geleceğine dair şahane söylentiler de duyup heyecanlanıyorum bu arada, belirtmeden geçmeyeyim.
Uzunca zamandır dinlediğim en heyecan verici işlerden biri diyebilirim Nu Park‘ın Heybetli Umutlar‘ı için. Pürtelaş 3+1 zamanlarında tanışmıştık kendileriyle, o arşivin de en sıra dışı bölümlerinden biriydi bana kalırsa Nu Park bölümü. Şarkı nedense tam bir İstanbul şarkısı gibi geldi bana, klibin de etkisi var bu histe muhakkak ama şarkıda başka tarif edemediğim bir şeyler var daha var sanki İstanbul’u anlatan.
Geçen Karşılaştığım Müzikler yazılarının birinde Rem adlı bir şarkısını ve aynı şarkının klibini paylaşmıştım Loradeniz‘in, artık bu şarkının da içinde olduğu albümün tamamı YouTube ve Spotify‘da yer alıyor. Orijinal ve kulak kabartılması gereken bir iş bana kalırsa! Dinleyin pişman olmazsınız. Paylaştığım şarkının ismi Mom, davullu düzenlemesi ile albümdeki diğer şarkılardan ayrılıyor yani albümün geneline göre istisnai bir şarkı seçimi yaptım diyebilirim.
Tuna Kiremitçi‘ye karşı benzer duygular beslemesem de Yıldız Tilbe‘yi her nerede görürsem heyecanlanıyorum, bu sahne olur, bir klip olur, bir albüm olur, Twitter olur hiç fark etmiyor. Şarkı söyleyişi de tarzı da tavrı da bana hep şahane geliyor. Listenin en sıra dışı dokunuşu sanıyorum bu şarkı oldu ama olsun.
Sanıyorum şu ana dek yazdığım tüm Karşılaştığım Müzikler yazılarında bir şekilde yer alan Bi Şarkım Var! Stüdyo albümünden yeni iki klip daha geldi, paylaşmazsam olmaz, keza bunca çeşitli şarkı ve besteciyi bir araya getiren ve bu birlikteliği belgeleyen (albüm ve klipler) bir oluşumdan sık sık bahsetmekten bir beis duymuyorum. Cengiz Eyüboğlu‘nun sesi ve anlattığı hikâye, çalış ve söyleyiş tarzında hem buralardan hem de hiç buralardan olmayan bir hava var, dinleyince anlayacaksınız.
Listenin sonunda Bubituzak ile evlerinize ateşler salıyorum. İlk albümlerini döndüre döndüre dinlemelere doyamamıştım, ikinci albüm de yoldaymış, işte Ateş Olsan adlı bu atarlı giderli şarkı da işbu gelecek albümün habercisiymiş. “Önce ateş ol da sonra gel ne kadar yer yakabileceğine beraber karar veririz evlat” demiş adamlar.
– Tayfun Polat bu sene yazı yazmayacağım, sadece döküm yapacağım dediyse de yine (neyse ki) duramadı ve 2016’nın olaylarını Karga Mecmua için yazdı, okuyun: 2016’nın En İyi Tarafı Yerli Müzikti.
– Gülşah Erol‘un tüm albümlerini şuradan ücretsiz olarak edinebileceğinizi biliyor musunuz bilmiyorum. Ancak bunlar güzel hazineler bunu biliyorum, buyurun.
Hiç yorum yok